SSS

1) KANSER HEP ÜMİTSİZ BİR HASTALIK MIDIR?

Kanser, sıklık sıralamasında kalp hastalıklarından sonra ikinci ölüm nedeni olsa da, uygun tedavilerle hastaların % 60'ı 5 yıldan uzun süre yaşarlar. Bu “5 yıl” kritik bir süredir. Çünkü bu süre içinde tekrarlamayan birçok kanser türünde hasta, bu hastalıktan kurtulmuş kabul edilebilir. Yani bu “amansız” denen hastalık, doğru yol bulunduğunda aslında hiç de ümitsiz değildir.

2) KANSER YENİ Mİ ORTAYA ÇIKTI?

Kanser, insanlar dünyada ilk belirdiği andan beri vardı. Ama son yarım asırda, teknolojik gelişmeler sayesinde daha sıklıkla tanı konabilmekte ve sanki son yıllarda ortaya çıkan bir hastalık gibi düşünülmesine neden olmaktadır. Daha önceleri özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, hastaların çoğu tanı konamadan kaybediliyordu.

3) KANSERİN BELİRTİLERİ NELERDİR?

Açıklanamayan kilo kaybı, ateş, halsizlik ve ağrı; deri, barsak veya mesane alışkanlıklarında değişiklik; iyileşmeyen yaralar, alışılmadık kanama veya akıntı, vücudun bazı bölgelerinde ele gelen kalınlaşma veya kitle, sindirim bozukluğu ve yutma güçlüğü ben veya siğillerde değişiklik, ısrarlı öksürük veya ses kısıklığı kanser belirtisi olabileceğinden uzman doktora vakit geçirmeden başvurmak gereklidir.                                                          

4) ERKEN TANI YÖNTEMLERİ NELERDİR?

        Meme kanseri için:

  • 20-40 yaşları arasında, 3 yılda bir, 40 yaşından sonra yılda bir, uzman bir doktor, meme muayenesi yapmalıdır.
  • 40 yaşından sonra yıllık mamografiler (özel bir teknikle çekilen meme filmleri) çektirilmelidir.
  • 20 yaşından sonra tercihen adetin başından itibaren 14. gün civarında, duş alırken, parmak uçları meme üzerinde dairesel hareketlerle kaydırılarak, kendi kendine muayene de önerilmektedir.
  • Eğer 1. derece akrabalarda meme kanseri varsa, bu muayenelerin sıklığı veya tipinin değiştirilmesi gerekebilir. Bunun için uzman görüşü alınmalıdır. 


5) KANSERİ HER DOKTOR TEDAVİ EDEBİLİR Mİ?

Kanser tedavisi, gerçek bir uzmanlık işidir. Her yıl, bu konuda bilimsel gelişmeleri yayınlayan dergi ve kitaplar, on binlerce sayfayı bulmakta, ulusal ve uluslararası onlarca kongre ve sempozyum, artık her kanser tipi için bile ayrı ayrı düzenlenmektedir. Bunları bu dalın uzmanı olmadan takip edebilmek imkansızdır. Yani ya en baştan, ya da ikinci bir fikir almak için gitmeniz gereken yer, bu uzmanların bulunduğu yerdir. Eğer tedavinin başlangıcında yanlışlar yapılırsa, daha sonra böyle bir merkeze gittiğinizde, bunları düzeltmek, bazen çok zor olacaktır.

6) BİTKİLERDEN ŞİFA ELDE EDİLEBİLİR Mİ?

Bitkilerden elde edilen birçok kanser ilacı vardır. Sermayeleri yüz milyarlarca dolara ulaşan  dünyanın dev şirketlerinin oluşturduğu ilaç endüstrisi, amazon ormanlarından, Sibirya steplerine kadar binlerce bitkiyi yıllardır incelemektedir. Bunların çok az bir kısmı,  yıllar süren ve son derece yorucu sınavları geçip, kanser ilacı olarak piyasaya verilebilmektedir.. Bunun dışında bir yol izlemek, insan sağlığıyla oynamak anlamına geldiğinden, mesleki ayıbın ötesinde, gelişmiş ülkelerde ağır cezalık bir suçtur. Ancak bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde, bazı insanlar, maalesef meydanı boş bulup, daha birinci sınavı bile geçmemiş bitki sularını (!), fütursuzca, hatta sansasyonel medyanın desteğini de arkalarına alarak, ve kanser hastalarının duygularını ve umutlarını sömürerek, uygulayabilmektedirler.

7) KANSER MİKROP MUDUR?

Kanser, kesinlikle bazı şarlatanların, halkı kandırmak için söylediği gibi bir mikrop falan değil, vücudumuzdaki normal hücrelerin, çekirdeklerindeki yönetici molekülün (DNA) çeşitli faktörlerin etkisiyle bozunması sonucu hücrelerin kontrolsuz bir şekilde çoğalmasıdır.

8)  YURTDIŞINDA DAHA İYİ TEDAVİ HER ZAMAN MÜMKÜN MÜ?

ABD'de gelişmekte olan ülkelerden gelecek hastaları sonuna kadar sömürmeye hazır, kucak açmış bekleyen birçok kuruluş ta vardır. Hatta bunların bazıları, pazarlama faaliyetlerini öylesine ileri götürmüştür ki, medyamızın içindeki bazı saygıdeğer kalemleri, şubeleri gibi kullanmakta ve zaman zaman köşelerinde yazılar bile yazdırabilmektedirler. Dikkat…

9) SIK GÖRÜLEN KANSERLERDE GÜNCEL BİLİMSEL TEDAVİ YÖNTEMLERİ NELERDİR?
Meme kanseri:
-          4-5 cm den küçük tümörlerde, meme yerinde bırakılarak yapılan cerrahilerin, memenin tümünün alınmasıyla (mastektomi), tamamen aynı sonucu verdiği anlaşılmıştır. Hatta memenin büyüklüğü, uygun kozmetik sonuç için yeterliyse, daha büyük tümörler için de aynı yöntem geçerlidir. Yani hastaların çoğunda meme korunabilmektedir. Örneğin biz, Dokuz Eylül Tıp fakültesinde yaptığımız çalışmada, memeleri korunan yaklaşık 500 hastada % 96 oranında başarılı sonuç elde ettik.
-          Eskiden, lenf bezlerini inceleyebilmek için, her hastanın koltuk altı bölgesi tamamen kazınırdı. Bu da kol şişmesi ve ağrı gibi komplikasyonlara neden olurdu. Artık, çeşitli işaretleme teknikleriyle en riskli lenf bezleri tespit edilerek, sadece bunlar çıkartılıp, kontrol edilebiliyor.
-          Geliştirilen yeni hormonal ilaçlarla, hormona cevap veren tipteki kanserlerde, çok daha az yan etkilerle çok daha başarılı tedaviler yapılabiliyor.
-          Gelişen radyoterapi (ışın tedavisi) cihazlarıyla, radyasyon dozları, sadece riskli bölgeye verilerek, normal dokular korunabiliyor.
-          Genetik teknolojiyle geliştirilen yeni ilaçlarla, tümör hücrelerinin büyümesi ve yayılması durdurulabiliyor.

 Bunlardan başka, akciğer, mide, testis, beyin, lenf bezi kanserleri gibi diğer kanser türlerinde de, genetik teknolojiyle      geliştirilen ilaçlar ve hedeflenmiş radyoterapi teknikleri, başarı oranlarını arttırmak için kullanım alanına girmişlerdir.

10)  MEME KANSERİ ÖLÜMCÜL MÜDÜR?

 Meme kanseri, erken evrelerde yakalandığında -ki, günümüzde erken tanı teknikleriyle hastaların büyük çoğunluğu erken  evrede yakalanabilmektedir.- % 90 lara varan oranlarda tamamen tedavi edilebilmektedir.

11) MEME KANSERİNDE ERKEN TANI VE YÖNTEMLERİ NELERDİR? 

 En önemli erken tanı teknikleri, mamografi ve meme ultrasonografisidir.20-40 yaşları arasında, 3 yılda bir, 40 yaşından  sonra yılda bir, uzman bir doktor, meme muayenesi yapmalıdır.40 yaşından sonra yıllık mamografiler (özel bir teknikle  çekilen meme filmleri) çektirilmelidir.20 yaşından sonra tercihen adetin başından itibaren 14. gün civarında, duş alırken,  parmak uçları meme üzerinde dairesel hareketlerle kaydırılarak, kendi kendine muayene de önerilmektedir.Eğer, 1. derece  akrabalarda meme kanseri varsa, bu muayenelerin sıklığı veya tipinin değiştirilmesi gerekebilir. Bunun için uzman görüşü  alınmalıdır.Bu arada, mamografi çekiminin, kanser riskini arttırmadığı da çok sayıda bilimsel çalışmayla gösterilmiştir.
  • 12) MEME KANSERİ AMELİYATI OLAN HER HASTADA KOL ŞİŞER Mİ?
  • Hayır… Kol şişmesinin nedeni, koltuk altının aşırı tedavisidir. Son yıllarda, erken evre meme kanserlerinde, gelişen yeni tekniklerle  koltuk-altı’nda hastalık olup olmadığı önceden tesbit edilebilmekte ve böylelikle gereksiz yere bu bölgenin çıkarılmasının önüne geçilebilmektedir. Ayrıca çıkarılmasının gerektiği durumlarda bile, yine yeni teknikler ve radyoterapideki gelişmeler sayesinde kolun şişmesi önlenebilmektedir.
  • 13) FİBROKİSTİK MEMELERDE MEME KANSERİ RİSKİ ARTAR MI? 
  • Hayır.. Daha önce gittiğiniz doktorlar tarafından, “fibrokistik meme” tanısı almış olabilirsiniz ve bu durum kafanızı karıştırmış olabilir. Ancak, bilmelisiniz ki, menopozda kendiliğinden düzelen bu yapı değişikliğinin, meme kanseriyle bir ilişkisi yoktur. Bu değişiklik, sıklıkla meme ağrısı nedenidir. Korkmanıza gerek yoktur.
  • 14) MEME KANSERİ KALITIMSAL MIDIR?
  • Bazen… Eğer  yakın akrabalar arasında özellikle menopoz öncesi dönemde gelişmiş meme kanseri varsa, meme hücrelerinin genetik yapısında kalıtımsal  bozukluk olasılığı yüksek olabilir. Bu risk, ailede meme kanserine yakalanan akraba sayısı arttıkça fazlalaşır. Bu nedenle ailesel meme kanseri riski taşımasından şüphelenen hanımların daha yakın takibe girmesi ve diğer korunma yöntemlerini tartışması için bir uzmandan fikir almaları gereklidir.
  • 15) BIÇAK DEĞİNCE KANSER ÜRER Mİ?
  • Hayır… Asıl, tümör uygun cerrahi yöntemlerle çıkartılmazsa, hastalığınızın üreyeceğinden kuşkunuz olmasın. Bazı bilinçsiz çevrelerden duyabileceğiniz bu söz,  bir safsatadır. Eğer cerrahi doğru ellerde uygulanmışsa, ve kuralınca yapılmışsa kanser hücreleri kesinlikle, çevre dokuya saçılmaz veya üremezler. Unutmayın ki en azından tıpta, doğrudan yanlış doğmaz.
  • 16) MEME İNCİNMESİ KANSERE NEDEN OLUR MU?
  • Hayır… Memenin çarpılması veya sıkışması sonrası ağrı ortaya çıkabilir. Ama bu, meme kanseri için bir risk değildir. Ancak, bunun çarpma sonucu olduğu düşünülse de, eğer memede bir sertlik varsa veya meme başından kan geliyorsa, incinme olsun veya olmasın, gecikmeden uzmana başvurmak şarttır. Çünkü bazen, bu önemli belirtiler, incinmeye bağlanarak doktora gidilmemekte ve zaman kaybına neden olunmaktadır.
  • 17) MEME KANSERİNDE RADYOTERAPİNİN YERİ NEDİR? 
  • Radyoterapi, meme kanserinde, cerrahiyle birlikte son derece önemli bir tedavi yöntemidir. Tümörün çıkartıldığı bölgede, kalmış olabilecek tohumları yok ederek, kanserin o bölgede tekrarlamasını büyük oranda engeller. Ancak, çevrede akciğer, kalp gibi yaşamsal organlar da bulunduğundan, bunların zarar görmemesi için, modern teknikler ve meme kanseri konusunda deneyimli radyoterapi uzmanlar tarafından uygulanması son derece önemlidir. Meme kanseri radyoterapisi de, cerrahisi gibi bir sanattır. Ve uygun ellerde yapılması gereklidir.
  • 18) MEME KANSERİ MEMEYİ KAYBETMEK DEMEK MİDİR? 
  • Hayır… Meme kanseri, 5 cm in altında yakalandığında, eğer birden fazla odak ta da değilse, yalnızca, tümör çıkartılarak, meme tamamen korunabilir. Bu yöntemle, memenin alınması (mastektomi) arasında  kesinlikle herhangi bir tedavi başarısı farkı yoktur.
  • 19) SAÇLAR NEDEN DÖKÜLÜR?
  • Meme kanseri tedavisinin üçüncü aşaması, ilaç tedavisidir. Bu tedavi, kanser ilaçları (kemoterapi) veya hormonal ilaçlar kullanılarak yapılmaktadır. Hormonal ilaçlar saç dökmez.   Ama eğer, kanser ilaçları kulanılması, hastalığın kontrolu açısından gerekli görüldüyse,  maalesef, kullanılan ilaçlara bağlı olarak saçlar geçici olarak dökülebilmektedir. Bu durum ortalama altı ay içinde düzelecektir. Takdir edersiniz ki, 6 ay peruk kullanmak, karşılığı yaşam olunca,  çok önemsiz bir bedeldir. Ancak, ilaç tedavilerinin çok daha ciddi yan etkileri de olabileceği unutulmamalıdır. Bundandır ki bu tedavilerin de doğru ellerde uygulanması şarttır.       
    Sonuç olarak diyebiliriz ki, her kanser gibi meme kanserinin tedavisi de, tam bir takım işidir. Ve doğru takımı tutmak, bu konuda, futboldan çok daha yaşamsaldır…






0 yorum:

Yorum Gönder